viernes, 31 de marzo de 2017

GÖKBÖRI

ERLIK (2017)
La irrupción en la escena black hace unos cuatro años con su álbum debut, supuso la inclusión de un nuevo grupo con tintes thrash y rock que no hacían ascos a dejarse influenciar y tratar en sus letras temas relacionados con la mitología y la tradición de su Turquía. Sin lugar a dudas este tiempo entre ambos lanzamientos les ha servido para profundizar en su propuesta, los elementos relacionas con la mitología y las tradiciones turcas se va colando en las letras de los temas, realmente alcanzando cotas de elaboración y de estudio de las tradiciones muy importante. Por otra parte Gökböri nunca le han echo ascos a un sonido clásico dentro del black metal con fuertes influencias thrash o incluso rock, que buscan sus orígenes en el sonido de comienzos de los noventa, teniendo como referencia a Celtic Frost o Venom entre otros. Estas influencias se hacen más patentes en "Erlik", demostrando que hoy en día es posible todavía ofrecer un buen álbum que se colaría en la escena de finales de los ochenta, comienzos de los noventa y no desentonaría. El trabajo de Jesse Haff a la batería es un pilar fundamental en la orientación del sonido de este álbum y buena parte del merito del mismo recae sobre él. No hay que olvidar tampoco el papel desempeñado por el fundador de la banda, Emre Balık, que ha desmostado una vez más lo que es capaz de ofrecer a las seis cuerdas, desgranando esos riffs mezcla de thrash, rock y punk, pero sobre todo se sigue erigiendo en un vocalista fundamental, fíjate que por momentos se me ha venido a la cabeza Lemmy, dotando a las composiciones de carácter y como nexo fundamental entre esa parte pagana o tradicional de la música de la banda con la otra vertiente más thrash, black. Sin lugar a duda estamos ante un álbum elaborado, tal vez de sonido sencillo, pero que gustará, sobre todo por ese sonido casi que cazalloso y sucio. (8).



1. Tamuya 03:29
   Boynuzun gölgesi altında 
Yer ile gök arasında 
Yaşayan ölüler birçoğunuz 
Yaşam denilen anlamsızlıkta 
Bey olmak varken yedi kat altta 
Mankurt olmuşsun tanrınıza 

Toybadımdasınız hepiniz 
Alıs Yer'den uzaktasınız 
Görkemli tapınaklar yapıp 
Sisli örgölerde oturursun 
Bey olmak nedir bilmeden 
Köle olmuşsunuz taptığınıza 

"Kalgançı çak geldiğinde 
Kara toprak odla yandığında 
Demir üzenginin dibi delinir 
Deniz çalkalanır gibi görünür 
Denizin dibinden dokuz ayrı taş çıkar 
Dokuz yerinden yarılır 
Dokuz yerden dokuz sandık çıkar 
Her sandıktan dokuz kişi çıkar 
İkisi başkan olur 
Onların atları sarı olur 
Ön ayakları kılıç olur 
Kuyrukları keskin olur" 

Erlik'e uyanlar 
Tamuya!
2. Yelbegenler Yüresi 04:22
  Savaş bitti 
Kan renginde gökyüzü 
On binler yatmakta 
Damla kan yok yerde 

Eski, yeni tanrılar 
Ne yerde, ne gökte 
Ne de yeraltında burada 
Akacak olan kan içilmiştir çoktan 

Yelbegenler yüresinde 

Demir komus 
Üflendi dokuz dilde 
Kanın ve tinindir 
Onların istediği 

Eski, yeni tanrılar 
Ne yerde, ne gökte 
Ne de yeraltında burada 
Akacak olan kan içilmiştir çoktan 

Yelbegenler yüresinde 

Bakır-sukımı 
Bugün daha da bir parlak 
Erklig’e göz kırpıyor 
Yıldızlar teker teker sönüyor
3. Karabasanlara Dönüş 03:24
Bizden yeyler suyla yaşıttır 
Ödden önce, evren kadar eski 
Kargaşayla karanlık heryerde 
Gündüzler oldu gece 

Dönergeler, dönüşmüşler 
Kişioğluna, hayvana 
Obur kan somurur 
Ölümü beğenmez Hortlak 
Kör olsalarda orada 
Geceleri görür burada 

Saklan, gizlen 
Sisli, puslu 
Düşüncelerin ardına 

Kaçacak delik yok 
Gündüz gözü gördüklerinden onlar 

Saklan, gizlen 
Sisli, puslu 
Düşüncelerin ardına 

Boyut ayrımı artık yok 
Gündüz gözü gördüklerinden onlar 

Karabasanlara dönüş 
Fısıltılar oldu çığlık 
Karabasanlara dönüş 
Sessizlik kalmadı
4. Gökten Gelen Tuğ 04:34
  Kazanmak için 
Dolunayı bekle 
Pusuya yat 
Ayça ile 
Üç kez diz vur 
Kün Tengri'ye 
Kut verir Altın Dağ çevresinde 

Körügme Kün tengri 
Körünügme Ay tengri 
Siz bizni küzeding 
Sağ kanatta güneşi 
Sol kanatta ayı 
Tutar Gök Kartal 

Yan yana durur 
At ile boğa 
Tek gözlü bilge 
Yansır sancağa 
Sanırsın 
Kan rengidir 
Oysa o 
Gök gibidir 

Sağ kanatta güneşi 
Sol kanatta ayı 
Tutar Gök Kartal 

Demir Kazık kendisi yıldız 
Ay Ada'nın ışığı sonsuz 
Gökten gelen tuğ 
Biri gören, öteki kör gözü 

Duyuldu temir kopuz 
Gökböri'nin ışığı essiz 
Gökten gelen tuğ 
Biri gören, öteki kör gözü
5. Erlik 05:39  
Derin suların iyesi 
Gönderdi 43 etkeri 
Tinler teker teker tamuya 
Yeraltının beyi Erlik 
Ölüm bize tek gerçeklik 
Uçuk tındı bıçıp salgan 
Ölöttön tın algan 
Kurtuluş yoktur bundan 
Kara Kütük'te buluşurlar 
Bir kapıya bakarlar 

Daha yakındır O, tanırsan sen 
Tanıyıp bilmediğin yakın bir kişiden 
Dön bak içine, karanlığın dibine 
Göreceksin gölgesini O'nun 
Ta kendisidir kişioğlunun 

İyi ile kötünün ötesinde 
Bilinen öğretilerin dışında 

Toybadım - geçiş yok, dönüş yok 
Duyutba - kapar, tutar, yutar 
Çamçağı olacaktır kafatasları! 

Kargaşalar yaratan 
Vur çekicini örse 
Yılan, akrep, bükeler 
Sıra geldi körmöslere 

Toybadım - geçiş yok, dönüş yok 
Duyutba - kapar, tutar, yutar 
Çamçağı olacaktır kafatasları! 

Daha yakındır O, tanırsan sen 
Tanıyıp bilmediğin yakın bir kişiden 
Dön bak içine, karanlığın dibine 
Göreceksin gölgesini O'nun 
Ta kendisidir kişioğlunun
6. Körmösler Görmezler 02:27
 Uzun uzun baktığında 
Karanlıkta bir oda 
Oynayan gölgeler 
Biçim alan eller 
Sol omuzdadır 
Üste çöken ağırlık 
Yanıbaşındadır 
9 kattan gelen varlık 

Körmösler görmezler! 
Körmösler görünmezler! 

Yegler! 
Aldaçılar! 
Albıslar! 

Karanlık çöktüğünde 
İki ay göründüğünde 
Kuzeye doğru baksan 
Yaygaraya başlarsan 
Göremezsen bile 
Soğuk rüzgar yüzünde 
Tinin ayrılır senden 
Sor bunu sen yegden 

Körmösler görmezler! 
Körmösler görünmezler! 

Yegler! 
Aldaçılar! 
Albıslar! 

Ara ara sustuğunda 
Sessizliği duyduğunda 
Sana bakan yüzler 
Biçim almış bedenler 
Her yerindedir artık 
O hissettiğin ağırlık 
Sandın mı ki bitmişti? 
Dört bir yanın çevrili
7. Ben, Ang 05:19
Kamların davulları susmuş Işığın içinde böri Göremez olmuşlar O’nu Göğün çökmesi mi gerek? Yanlış tanrı yamanmış Dağa, taşa, denize Altıncı kattan bakmakta Gök sakallı boğa, Ay Ada Ben, ang Tur kağan Tek boynuzu devirmişim Özgür kılmışım sizi Asırlar geçmiş, köle olmuşsunuz yine Boynuzsuza Buyruğum biline! Yıldırımlar düşe Yerler yarıla Kızıl çıka Buyruğum biline! Öl! Gök rengi yüzüm, börininkidir sırtım Ay’ın oğluyum, ışıktan doğmayım Kılıcımı çıkardım kınından Tek başıma da olsam ordumda Gök rengi yüzüm, börininkidir sırtım Ay’ın oğluyum, ışıktan doğmayım Keseceğim başını onun Keseceğim başlarını ona kulluk edenlere Buyruğum biline!   
8. Çift Başlı Kartal 03:56
Sekiz köşeli yüzey 
Ortada, kıyıda dağlar 
Denizler çevirmiş dört yanı 
Ölümdür burdan tek çıkış yolu 

Çift başlı kartal 
Demir Kazık'tan sarkar 

Çift başlı kartal 
Göğün kapısını tutar 

Çift başlı kartal 
İnsin yıldırımlar 

Uçsuz bucaksız bir dam 
Kaplamış tüm yeri ve göğü 
Kanatlarla kapalı kapısı 
Ölümdür burdan tek çıkış yolu
  33:10





No hay comentarios:

Publicar un comentario